انتحال و تر حقى جمعيتى

The Committee of Undertaking and Plagiarism

13 Temmuz 2014

Çıkış


   (...)
    Ne yazacağımı bilmiyorum. Saatin tiktakları da kulağımın dibinde. Alıp pencereden dışarı fırlatmak istiyorum. Bu korkunç ses, zamanın akışını beynime çekiçle vuruyor!
   Bir haftadır kendimi ölüme hazırlıyordum. Ne kadar yazı ve kâğıdım varsa, tümün yok ettim. Kirli eşyalarımı, benden sonra kontrol edip de kirli bir şey bulmamaları için uzağa attım. Beni yataktan çektikleri ve muayene için doktor geldiği vakit şık olayım diye yeni satın aldığım elbiseyi giydim. Kolonya şişesini aldım, güzel kokması için yatağa serptim. Fakat yaptığım işlerden hiçbiri sonuca varamadığından bu defa da tatmin olmuş değildim. Çıkmaz canımdan korkuyordum. Bu imtiyaz ve üstünlüğü kolay kolay kimseye vermezler. Hiç kimsenin böylesine ucuza ölmeyeceğini biliyordum. 
   Yakınlarımın, akrabalarımın resimlerini çıkarıp, bir bir baktım. Her biri kendi gözlemlerime uygun olarak gözümün önünde canlandılar. Onları hem seviyor, hem sevmiyordum. Hem görmek istiyor hem de istemiyordum. Hayır, hayır, onların hatıraları devamlı gözümün önündeydi. Fotoğrafları yırtıp paramparça ettim. Gönülden bağlılığım yoktu. Kendi kendime karar yürüttüm. Gördüm ki şefkatli bir insan değilmişim. Ben, katı, haşin ve nefret etmiş bir insan olarak yaratılmışım. Belki böyle değildim de, bir dereceye kadar yaşam ve zaman beni böyle yaptı. Ölümden de hiç korkmuyordum. Aksine beni ölüm mıknatısına çeken bir delilik bende belirmişti. Bu da yeni değil. Bir hikâye aklıma geldi. Beş altı yıl öncesine ait. Tahran'da bir gün sabah erkenden attardan esrar satın almak için Şahâbât Caddesi'ne gittim. Üç tümenlik banknotu önüne bırakarak "İki kıranlık" esrar dedim. O, kınalı sakalı ve başındaki takkesiyle salavat gönderiyordu. Gözucuyla bana baktı. Sanki kıyafetlerinden insanı tanıyordu ya da düşüncemi okumuştu ki "bozuk param yok" dedi. İki kıran çıkarıp verdim. "Hayır satmıyorum" dedi. Sebebini sordum. "Siz genç ve cahilsiniz. Allah göstermesin, esrarı içiyorsunuz, ama çarpabilir" diye cevap verdi. Ben de üstelemedim.