انتحال و تر حقى جمعيتى

The Committee of Undertaking and Plagiarism

20 Mayıs 2012

Sıkıntı

   (...)
   - Seni öldüreceğim. 
   Dediğini duymadığın gibi, benim dediğimi de duymuyorsun. Dediklerimi duymuyorsun. Söylemesini bilmediğini söylemiştim sana. Çünkü sen daha önce dinlemesini bilmiyorsun. Dinlemesini bilmediğin için söylemesini de bilmiyorsun. Dinlemediğin için duymuyorsun. Dinlemediğin için öğrenemiyorsun. Öğrenemediğin için bilmiyorsun. Bilmediğin için yapamıyorsun. 
   - Seni öldüreceğim. 
   Bak ölmüş değilim. Konuşuyorum seninle. Sen dinleyip duymadığın için seninle değil kendimle konuşuyorum. Ah bir duysaydın, duyabilseydin. Ben burada bir korkusuzluk içinde.. Ama sen onu da iyice göremiyorsun. Bak kılım kıpırdamıyor. Bak. Ne olur biraz bana bak. 
   - Seni öldüreceğim. 
   Çok tekrarladın. Biliyorsun, saklı bir tek fikrin daha var. Yalnız onu bekliyorsun. Benim korkmam. Beni korku içinde görmen. O zaman hemen ateşleyeceksin. Ama ne yapayım, elimde değil, korkmuyorum. Ben korkmayınca da sen boşlukta, kendi boşluğunda kalıyorsun. 
   Ben niye korkmuyorum? 
   - .....................
   - Cevap ver, ben neden korkmuyorum? 
   - .....................

19 Mayıs 2012

Gençlik

   (...)
   "be, ce, de, fe, ge, hi, ji, ki, li, mo, no, pö, rö... Bakın bunlara! bu fişlerde bizim hayatımızın esamesi okunmuyor. Bu heceler bizi oluşturmuyor. Bu harfler gelip, toparlamaya çalıştığımız kafamıza, birleştirmeye zorladığımız parmakuçlarımıza vurmaya kalkıyor. Bu harfler bize cebr ediyor, canımızı yakıyor. Bu harfler bizi çarşıya nar almaya gönderiyor, eve varır varmaz kırk parçaya bölünüyor. Nedir bu diye soruyor sonra, bizimle matrak geçercesine!"
   Aniden susup bakışlarını sınıfın üzerinde gezdirerek, hergeleye bak sen, aklı sıra tansiyonları yükseltiyor. Sonra elini öğretmenin masasına indirip patlatırcasına konuşmaya devam ediyor. 
   "Cevap veriyorum arkadaşlar! Mülayime, büyüğe, efendiye... Dilimi bir karış uzatıyorum. Ben biraz ayıp ediyorum. Harfler beni şaşırtmış. Ben hikâyemi, hikâyedeki gerçeği arıyorum. Ant içiyorum! Bu yolda önümü kesen her bir harfi kendine getireceğime, bana hayatı anlatan mavallara kıçımla güleceğime, tersine tersine gideceğime ve 'Andımıııızzzz adıımııııııııızdır / Yolunaaaa taş koyarız. / Kü'çük'ümü koruyacağıma / bü'yük'ümü sayacağıma ant içiyorum!'"
   En önde oturan "Ambiti Kızlar" grubundan Hamide, bir hayret çığlığı atıp ellerini al olmuş yüzüne kaçırıyor: "Çok terbiyesizsin Zekeriya!"
   Zekeriya eliyle kızı gösteriyor. "Alın işte size bir adet dört dörtlük, tam uyaklı şiirler gibi, koca ve dayak aşkıyla yanıp tutuşan biri."
   "Ayy benden ne istiyon be! Salak şey!" diyen kız, kollarını bağdaş yapıp suratını asıyor. 

18 Mayıs 2012

Bira

bilmem kaç tane bira şişesi
tükettim beklerken şeylerin
düzelmesini
bilmem ne kadar şarap ve viski
ve bira
çoğunlukla bira
tükettim sonrasında
kadınlarla ayrışmaların-
beklerken telefonun çalmasını
beklerken sesini adımların
ve telefonun çalmasını
beklerken sesini adımların
ve telefon hiç çalmaz
çok sonrasına dek
ve adımlar hiç varmaz
çok sonrasına dek
midem geliyorken
ağzıma
varırlar bahar çiçekleri kadar taze:
"ne halt ettin kendine?
3 gün alacak sikebilmen beni!"

12 Mayıs 2012

Dışarı

Nerdesin? diyor İkinci Ses.
Sessizlik.
Nerdesin? diyor İkinci Ses.
Sessizlik
Cevap yok.
Karlara mı gömüldü? Dışarı çıkar çıkmaz dondu mu? Yolunu mu şaşırdı? (Kendi kendine konuşuyor gecenin ayazında İkinci Ses.) Nerdesin? diye sesleniyor yeniden.
Cevabı sen ver, diye bir ses geliyor uzaktan. (Birinci Ses bu.)
Basit bir cevap, diyor İkinci Ses.
Ver basit cevabı diyor, Birinci Ses. Seni dinliyorum.
Burda, bu dağ başındaki odamızın bir köşesindeyiz, diyor İkinci Ses. Büzülmüşüz, kendi kendimizin içine girmiş, kendi kendimizle konuşmakta, kendi kendimize soru sormakta, kendi kendimize cevaplar vermekte, kendi kendimizi okşamakta, kendi kendimizle dertleşmekte, kendi kendimizle sevişmekte.
Daha dışarı çıkmadık mı? diyor Birinci Ses. Daha başkalarına kavuşmadık mı? Yalnızlığımıza daha başkaları girmedi mi?
Yalnızlığımız her zaman çoğul, diyor İkinci Ses.
Nerde bu çoğulun kişileri? Burda, nerde? diyor Birinci Ses.
Onlar... onlar ordalar... diye kekeliyor İkinci Ses. Dışardalar. İçerdeler. Bir odanın içinde toplanmışlar. Tandırın başındalar. Çoluk çocuk, Kadın, kız, kızan. Kimileri bir köşeye büzülüp yatmış. Yarın sabah kalkacaklar. Yarın sabah kalkacaklar, birkaçı ağıla gidecek, koyunları çıkartacak. Birkaçı tepeye tırmanıp ot getirecek kızaklarla. Birkaçı bu gece ölen biri varsa onu gömecek gün doğumunda. (Mezarları derin kazmalarını ve dereden uzak tutmalarını öğütledim onlara.) Birkaçı hamur yoğuracak, yufka açacak. Birkaçı bulgur çorbası pişirecek (belki bir çanak da sana getirecekler), birkaçı okula gelecek. Seninle konuşacak. Sana bir sözcük öğretecek. Senden bir sözcük öğrenecek. Seninle dertleşecek. Seninle söyleşecek.