انتحال و تر حقى جمعيتى

The Committee of Undertaking and Plagiarism

18 Eylül 2012

Bekleyiş

   (...)
   Volta vuranlar beş kişi olmuşlardı. Delikanlı, hâlâ kapıya dayanmış, yüzü, yarım yüzü boncuk boncuk terlemişti. Yaşlı bir kadın, anası, ona yaklaştı: 
   "Ekmek ye acık oğul..." diye kuru darı bezdirmesi uzattı. Delikanlı, bezdirmeyi elinin tersiyle itti: 
   "Yiyesim yok," diye homurdandı. 
   Aksakallı adamın dediği, bir saat sonra gerçekleşti: Meydanın altbaşından bir toz bulutu kalktı. Bir atlı, doludizgin kapıya yöneldi. Gem kastı, atından yere atladı. Gelen kahya efendiydi. Irgatlardan üçü, koştular. Atın yularına yapıştılar. Hemen aşağı yukarı atı dolaştırmıya, terini aldırmıya giriştiler. Kahya, posbıyıklarını sıvazladı. Kırbacı ile parlak çizmelerini döğdü. Karşısında ellerini göbeğinin üstünde kavuşturan Aksakallının yüzüne bir baktı: 
   "Ağama bir iş danışmaya geldim. Dengini düşürürsem, senin geldiğini söylerim..."
   "Sen bilin kahya efendim."
   "Bakalım iş gerekirse, ağam, kapıları açtırır..."
   "Ömrüne bereket efem... aslan oğlum..."
   Kahya, kuzuluğun ipini çekti. İçeriye girdi. Kapıyı kapadı. İhtiyar, ardına döndü. 
   "Gördünüz mü? Demedim mi ben size?"