(...)
Başka masaya geçtik. Çiçek öbür masada kaldı.
"Sevindim," dedi.
"Neye?"
"94 almışsın."
"Aslında 72 aldım ama arkadaşlarının yanında söyleyemedim böyle ortalama bir başarıyı."
Annemin babamın hatırını sordu. Öpüşme olayından hiç bahsetmeyeceğini anladım.. O yüzden durup dururken özür dilememin de anlamı kalmamıştı. Özür dilemeyi de sevmem zaten, telefon açtık, çiçek aldık, teşekkür ettik. Daha ne yapalım? Ders anlatırken kırk yılda bir yanlışlıkla dizlerime değen o güzel dizlerine mi kapanalım?
Gizem'in bölümüne gittim. Bir iki kişiye sordum, kantine bak dediler. Kantinde arkadaşlarıyla oturuyordu. Uzaktan baktım. Özgüvenim bir anda çöktü, bir çekingenlik geldi üstüme. Lüzumsuz yere yaratılmış heyecanların sıkıntısı, birdenbire utanca dönüşen arzular. Benim hayatımın özeti bu zaten. Hatırladıkça tüylerimi diken diken eden utançlar silsilesi. Piknikte küfür, deliye sözlü taciz, annemin oda baskını, Gizem'i öpüş... Bu kadar yetmedi mi? Demek yetmemiş. Ruhumda daha da alçalmak isteyen bir potansiyel varmış. Yanına gittim. Çiçeği uzattım. "Teşekkür ederim Gizem," dedim titreyen bir sesle. "94 aldım." Arkadaşları biraz alaycı güldüler sanki. Ya da bana öyle geldi işte.
"Biraz yalnız konuşabilir miyiz?"Başka masaya geçtik. Çiçek öbür masada kaldı.
"Sevindim," dedi.
"Neye?"
"94 almışsın."
"Aslında 72 aldım ama arkadaşlarının yanında söyleyemedim böyle ortalama bir başarıyı."
Annemin babamın hatırını sordu. Öpüşme olayından hiç bahsetmeyeceğini anladım.. O yüzden durup dururken özür dilememin de anlamı kalmamıştı. Özür dilemeyi de sevmem zaten, telefon açtık, çiçek aldık, teşekkür ettik. Daha ne yapalım? Ders anlatırken kırk yılda bir yanlışlıkla dizlerime değen o güzel dizlerine mi kapanalım?
"Sana bir çay alayım," dedi, kalktı. Üniversite rahat bir yer, herkes kendi halinde, çay sigara, hocalarla senli benli muhabbetler, karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan kavgaları heyecanı, her şeyden önemlisi kafanı ne tarafa çevirsen bir sürü güzel kız var. Adamın zihni açılıyor, Gizem'in güzelliğini fark etmek için bile çok dikkatli gözlere sahip olmak lazım. Zaten üniversiteye giden bir daha çıkmak istemiyormuş, yok yüksek lisans yok doktora, bütün bu akademik kariyerlerinin ardında üniversiteye ilk kez girilen o günün şaşkınlıkla karışık sevinci olsa gerek.