(...)
"Senin ülkendeki insanlar," dedi Küçük Prens, "tek bir bahçede beş bin gülü yetiştiriyorlar... Aradıklarını da bulamıyorlar..."
"Evet, bulamıyorlar," diye karşılık verdim.
"Oysa aradıkları, bir tek gülde ya da biraz suda bulunabilir."
"Elbette," diye yanıt verdim.
Küçük Prens ekledi:
"Ama gözler kördür. İnsan yüreğiyle aramalı."
Su içmiştim. İyi soluk alıyordum. Gün doğarken kum, bal rengidir. Bu bal rengi mutlu ediyordu beni. Neden içim sıkılıyordu o halde?
Yeniden yanıma oturan Küçük Prens, tatlı bir sesle bana:
"Sözünü tutmalısın," dedi.
"Hangi sözü?"
"Bilirsin ya... Koyunum için bir tasma sözü vermiştin... Bu çiçekten ben sorumluyum!"
Cebimden resim taslaklarımı çıkardım. Küçük Prens onları gördü ve gülerek:
"Senin baobap ağaçların, biraz lahanaya benziyor..."
"Yaa! Oysa ben, baobaplarımla çok gururlanıyordum!"
"Senin tilkin de... Kulakları da biraz boynuza benziyor... Hem çok da uzun!"
Yine güldü sonra
"Haksızlık ediyorsun, küçük dostum, boa yılanlarının içten ve dıştan görünüşleri dışında bir şey çizmesini bilmiyordum ben."
"Bu da olur," dedi, "çocuklar anlar."
Bir tasma daha çizdim. Bunu ona verirken, yüreğim burkuldu.
"Bilmediğim tasarıların var senin..."
Ama bana yanıt vermedi.
"Biliyorsun," dedi, "yeryüzüne düştüm... Yarın bunun yıldönümü..."
Biraz sustuktan sonra, ekledi:
"Buraya çok yakın bir yere düşmüştüm..."
Sonra kızardı.
Nedenini bilmediğim bir hüzün çöktü içime yine. Aklıma bir soru geldi:
"Demek, sekiz gün önce, seni tanıdığım sabah, böyle yapayalnız, insanların yaşadığı yerlerden binlerce mil uzakta dolaşman bir rastlantı değildi? Düştüğün noktaya geri dönüyordun, öyle mi?"
Küçük Prens yine kızardı.
Ben duraksayarak ekledim.
"Belki de yıldönümü içindi bu?"
Küçük Prens yeniden kızardı. Sorularıma hiç karşılık vermiyordu, ama kızarması, "evet" anlamına gelmez miydi?
"Ya," dedim ona. "Korkarım..."
Ama o karşılık verdi bana:
"Şimdi çalışmalısın. Motoruna gitmelisin. Seni burada bekliyorum. Yarın akşam geri dön..."
Ama içim rahat değildi. Tilkiyi düşünüyordum. İnsan, evcilleştirmeye kalkışırsa, biraz da gözyaşı dökmeyi göze almalı...
Antoine de Saint-Exupéry, Küçük Prens