انتحال و تر حقى جمعيتى

The Committee of Undertaking and Plagiarism

23 Şubat 2012

Yorgunluk

Komünist Parti Genel Sekreteri
Josef Vissarionoviç Stalin'in dikkatine

Pek saygın Josef Vissarionoviç!

   "Çağdaş bir yazar olma arzusu içimde gittikçe artıyordu. Fakat aynı anda görünüyordu ki, dönemini resmetmek isteyen, kimi önemli çalışmayı uyum içinde olumlu bir sonuca götürmeyi arzulayan, bağımsız düşüncelere sahip olamaz ve gerekli sakinlik içinde bulunamaz. 
   "Günümüz fazla canlı, fazla çalkantılı, çok sinir bozucudur; ve yazar bunun bilincine varamasa bile kalemi yerici olmaktadır."
   "...Bütün yaşamım boyunca, bana kişiliğimle ilgili kimi büyük özveride bulunmanın düşeceği ve yurdumdan uzakta öğrenimde bulunmamın vatan hizmeti olacağı duygusunu taşıdım."
   "Yalnız bir şey biliyordum: Eğer dışarı gidersem, bu, hiçbir zaman, yabancı ülkelerde eğlenmek için olmayacak, daha çok Rusya dışında bulununca ancak Rusya'nın değerini anlayacağımı ve ancak ondan uzak kalınca onun aşkına varacağımı duyarmışcasına acı çekmeyi denemek için olacaktır. 
N. GOGOL

21 Şubat 2012

İstek

   (...)
   Ruhunun sesi: 
   - Yaşamak mı? Nasıl yaşamak? diye soruyordu. 
   - Eskiden nasıl yaşıyorsam öyle. İyi ve huzurlu. 
   - Eskiden iyi ve huzurlu muydun? 
   İlyiç yaşantısının en iyi anlarını sıraladı hayalinde. Fakat bu anlar ona eskisinden farklı görünüyordu. Çocukluğuna ait olanlardan başka hepsi... Orada, çocukluğunda gerçekten iyi olan, yeniden dönebilse tekrar yaşamaktan zevk alacağı şeyler vardı. Fakatbunu yaşayabilecek o adam değildir artık. Sanki bu anılar başka birine aitti. 
   Yani bugünkü İvan İlyiç'i oluşturan çocukluğun sevindirici olayları şimdi gözünün önünde eriyor, dağılıyor, değersiz bir hâl alıyordu. O günlerden uzaklaşıp bugüne yaklaştıkça, en değerli olan şeyler şüpheler içinde boğuluyordu. O zamanlar yine birşeyler vardı. Neşe, arkadaşlık, umut... 
   Fakat üst sınıflara geçtikçe bu da azalıyordu. Valinin yanında görev yaptığı ilk zamanlarda da biraz iyi birşeyler vardı. Bunlar aşkla ilgili hatıralardı. Sonra herşey karışıyordu. İyi şeyler azalıyordu. Daha sonra da gitgide azalıyor ve kayboluyordu.

9 Şubat 2012

Barış

   İlk dakika: Boynunuzu sıyırıp geçen duyulanma. Ilık ılık yayılıyor. İkinci dakika, karın boşluğunuzu ansızın bir soğuk dalgası kaplıyor, ardından bunun yerini müthiş bir bilinç açıklığı alıyor. Çalışma kapasiteniz on katına çıkıyor. Bütün karamsar duygulardan kurtuluyorsunuz. Bu, insan ruhunun ulaştığı doruk noktası. Eğer ben tıp bilgim sayesinde yoldan çıkmış biri olmasaydım, bir insanın normal koşullarda çalışabilmesi için morfinin şart olduğunu söylerdim herhalde. Ufacık bir sinir ağrısı insanın iflahını kesmeye yetiyorsa, insanın iyi olması bir işe yaramıyor! 
   Anna K. korkuyor. Çocukluğumdan beri hep başkalarından farklı karakterde biri olduğumu söyleyip onu yatıştırdım.

   2 Mart
   Güzel bir söylenti yayılmakta. Nikola... Alaşağı edilmiş olmalı.

   * * * 

   Çok erken yatacağım. Dokuza doğru...
   Çok iyi uyuyorum.

8 Şubat 2012

Kulak

   (...)
   Sokağa çıkınca geniş bir soluk aldı. Beyazıt'a doğru yürümeğe başladı. İçinden diyordu ki, "İnsan sokakta özgürdür. Orada beğendiğini düşünebilir, hatta, tenha yollarda kendi kendine keyfinin istediği gibi söylenebilirsin. Sen hiç kimse dinlemez. Başının üstünde güneş, ay, yıldızlar, ellerin ceplerinde, gez gezebildiğin kadar..."
   Bu sırada, karşıdan gelen sarı iskarpinli birini gördü; kafasının içindeki özgürlük, düşünmek, söylenmekle ilgili bütün tasarılar bir anda uçuverdi. Hemen yolunu değiştirdi, sapa sokaklardan dolaşarak Beyazıt'a çıktı. Caminin yanındaki çınaraltı kahvelerinin önünden geçerken öğrencilik yıllarından kalma bir alışkanlıkla, o yöne döndü. "Küllük" dedikleri bu kahvede biraz dinlenmek hiç de fena olmayacaktı. Boş bir yer ararken, masaların birinden adının çağrıldığını duydu. Baktı, lise arkadaşlarından biri. Bir an için, içinde bulunduğu zamandan kurtulup geçmiş zamanı hayalle olsun yaşamak umuduyla gitti, arkadaşının yanına oturdu. Eski yılları kurcalamak, unutulan anıları yeniden yakalamak için epey uğraştı. Öğrenciler, öğretmenler, birlikte ders çalışmalar, güzel havalarda okuldan kaçmalar, sınavlar, sınıf dönmeler, geçmeler, yıl sonlarında topluca kır gezmeleri... Ne yaparsa yapsın, bir daha eski derinliğe dalamıyor, hep suyun yüzünde kalıyordu. Daha doğrusu, kendisi geçmişe inmek istedikçe arkadaşı onu bugüne çekiyor, İtalya'dan geleli ne kadar olduğunu, şimdi ne yaptığını, ileride ne yapmak istediğini sorup duruyordu. Ertuğrul: 
   - Şimdi, dedi, hukuktan sınıf arkadaşım İsmail Ferit'le birlikte avukatlık ediyorum; ileride, eğer bir engel çıkmazsa, bir yandan da fakültede çalışmak istiyorum, İtalya'da ceza hukuku üzerine doktora yapmıştım. 
   - Nasıl bir engel? 
   - Engel... yani, Zaptiye Nezaretinin göstereceği bir engel....
   - Anlamadım.

1 Şubat 2012

Gün


Gözlerim kurşun gibi ağır ağır açıldı bu sabah,  merhaba dünya. Penceremdeki güvercin, tahta masam, boş şişeler, can dostum Çomar merhaba. Tatlı komşu Ayşe teyze, emekli Salih öğretmen; yeni bir gün doğdu merhaba. Dostlar merhaba... Yeni bir gün doğdu... Merhaba... 

Hava ayaz mı ayaz ellerim ceplerimde 
Bir türkü tutturmuşum duyuyorsun değil mi? 
Çalacak bir kapım yok mutluluğa hasretim
Artık sokaklar benim görüyorsun değil mi?

Zaman akmıyor sanki, saatler durmuş bugün.
Sonsuz yalnızlığımda bir tek sen varsın bugün
Ya dön bana artık duyuyor musun beni? 
Ya çık git dünyamdan anlıyorsun değil mi? 

Bir resmin kalmış bende, tam ortadan yırtılmış
Hani siyah kazaklı biliyorsun değil mi? 
Gözlerimden süzülen birkaç damla anıda
Senin sıcaklığın var anlıyorsun değil mi?
                 *         *          *
Kim demişse iki gönül bir olunca
Samanlık seyranmış bir de bana sorsa
El kızı doyar mı çavdar ekmeğiyle 
Babası büyütmüş baklava börekle

Geriye ne kaldı bir kuru sevdayla 
Ne köy olur benden ne de kasaba

Gerçekler yaşam gibi ağır ağır önümden geçiyor
Yine de merhaba (Ne köy olur senden ne de kasaba)
Bir yaşam gerçek gibi ağır ağır sonuna geliyor
Son bir merhaba

Çoktan uçmuş güvercin, tahta masam devrilmiş, can dostum Çomar uykuda. Tatlı komşu Ayşe teyze, emekli Salih öğretmen; hepinize, hepinize elveda. Dostlar elveda... Gözlerim kurşun gibi, ağır ağır kapandı bu gece. Elveda...



Barış Manço, Yeni Bir Gün