انتحال و تر حقى جمعيتى

The Committee of Undertaking and Plagiarism

23 Eylül 2011

Sonuç


    (...)
   O sırada korkunç bir şey oldu. Yüce Sentez profesörü daha fazla dayanamadı. Atışın isabeti, hâkimiyeti ve simetrisiyle büyülenerek, bizim hayranlık çığlığımızla incinerek o da eksenden çıkıp, ateş etti, Fiora Gente'ın küçük parmağına isabet ettirdi ve kısa, soğuk ve gırtlaktan çıkan bir sesle, alaycı alaycı güldü. 
   O zaman Çözümleyici yeniden ateş edip, Bayan Philifor'un diğer serçe parmağını ayırdı, kadın diğer elini ağzına götürdü. Hayranlık çığlığı attık. Çeyrek saniye sonra, Sentezci'nin altı-yedi metre uzaktan yanılmaz bir kesinlikle gerçekleşen atışı Fiora Gente'ın ikinci küçük parmağını koparıyordu. Kadın elini ağzına götürdü; hayranlık çığlığı attık. Ve bu böyle devam edip gitti. Ateş sürüyordu, kesintisiz kızgın, şiddetli ve tam bir görkem oluşturan mükemmel ateş, ve parmaklar, kulaklar, burunlar, dişler rüzgârın silkelediği bir ağacın yaprakları gibi düşüyordu. Biz tanıklar, şimşek gibi hızlı atışların isabetiyle ağzımızdan çıkıveren coşku çığlıklarını atmaya bile fırsat bulamıyorduk artık. İki hanım birazdan bütün ellerinden, ayaklarından ve doğal çıkıntılarından yoksun kaldılar: Düşüp ölmedilerse, sadece ölmeye fırsat bulamadıkları içindi ve ayrıca öyle sanıyorum ki, bu kadar mükemmel bir atışa maruz kalmaktan da müthiş bir keyif duyuyorlardı. Sonunda cephane tükendi. Colombo'lu usta son mermisiyle Fiora Gente'nin sağ akciğerinin üst kısmında bir delik açtı. Hayranlığımızı bir kez daha bağırarak belirttik, sonra sessizlik hâkim oldu. İki gövde öldü, yere düştü ve iki nişancı birbirine baktı.
 
   Peki sonra? İkisi de nedenini bilmeden birbirine baktı. Peki sonra? Hakikaten, peki sonra? Bir tek mermi bile kalmamıştı. Kadavralar yerde uzanıyordu. Artık yapılacak hiçbir şey yoktu. Saat ona geliyordu. Kesin olarak Çözümleyici kazanmıştı, ama sonuç neydi? Kesinlikle hiçbir şey. Sentez de aynı şekilde üstün gelmiş olabilirdi ve bundan da hiçbir sonuç çıkmamış olacaktı. Philifor bir taş alıp, bir serçeye fırlattı, ama vuramadı; serçe havalandı. Güneş kavurucu olmaya başlıyordu. Anti-Philifor önünden geçen bir tavuğa ateş etti; yaralanan hayvan koşup, bir çalılığın ardına gizlendi. Sonra bilginler bulundukları yerden ayrılıp, farklı yollara gittiler. 
   Tan ağardığında Anti-Philifor Jeziorno'daydı, Philifor' ise Wawer'de. Biri bir saman yığını üzerine büzüşmüş tavşan avlıyordu; diğeri ıssız bir köşede bir sokak feneri gördüğünde elli adımdan hedefi on ikiden vuruyordu. 
   (...)



   Witold Gombrowicz, Bakakaï

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder