انتحال و تر حقى جمعيتى

The Committee of Undertaking and Plagiarism

8 Eylül 2011

El

   (...)
   Ganka bağırmadı, sadece kafasını dizlerinin arasına gömdü, sonra bağdaş kurmuş haliyle yavaşça yana devrildi. Hızla, hırsla, Sofya baltayla birkaç defa vurdu kafaya; kan sobanın maden altlığına fışkırdı. Bu kan kendinden, Sofya'dan, akıyormuş gibiydi; sanki vücudundaki bir çıbana bıçak vurulmuş ve cerahat şimdi damla damla akıyor gibiydi ve her damlada kendini biraz daha rahatlamış hissediyordu. Baltayı bıraktı, derin, rahat bir soluk aldı, hiç böyle soluk almamıştı, bu onun soluduğu ilk havaydı. Ne korku ne utanç; hiçbir şey yoktu, vücudunda uzun sürmüş bir ateşten sonraki gibi alışılmadık ve yeni bir ferahlık duygusundan başka hiçbir şey. 
   Sonra bütün bunlar, sanki Sofya'nın elleri kendi kendilerine düşünürmüş gibi, kendisi işe karışmadan ne yapılması gerektiğini biliyorlarmış gibi oldu bitti. Sofya, derin mutlu bir uykuya daldı. Sadece arasıra gözlerini açıp etrafındaki şeyleri görmeye başlıyor ve her şeye şaşkınlıkla bakıyordu. 
   Ganka'nın mavi ispirtoyla ıslatılmış potinleri, kestane rengi entarisi ve gömleği bir zamandır sobada yanıyorlardı; çıplak, pembe ve körpe Ganka yüzükyorun yerde yatıyordu. Bir sinek, hiç acele etmeden, sâkin sâkin gövdesinde geziniyordu. Sofya sineği gördü, kovaladı. Sofya'nın kendisine yabancı elleri gövdeyi kolaylıkla ikiye ayırdı sakince. Onu başka türlü taşımak imkânsızdı. Bu sırada Sofya mutfaktaki patatesleri düşünüyordu, Ganka patates soymayı bitirmemişti ve akşam yemeği için pişirmek gerekiyordu onları. Mutfağa gitti, kapıyı kapatıp çengelledi, ocağı yaktı. 
   (...)



   Yevgeni Zamyatin, Taşkın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder