انتحال و تر حقى جمعيتى

The Committee of Undertaking and Plagiarism

16 Ağustos 2011

Köprü


      (...)
   En iyisi vapurlardı. Sağ elini saçlarından geçirip yanağına dayardı. Kimsenin göremediği, iki ucunda yalnız kaldığımız o kıldan ince köprüyü kurardık. "Biliyor musun, beni yokluğun eşiğinden sen çevirdin. Birbirimiz için varız biz." derdim. Kendimi ona gerekli yapmaya uğraşıyordum belki. Dünyada ötekilerin de oluşunu bağışlıyordum. Vapuru yapan işçiler, yüzdürenler, onu iskeleye bağlayan kırmızı burunlu adam, ekmeğimizi pişiren fırıncı, ağabeyim, herkes biz olalım diye vardılar. Bizim için elbirliğiyle bu kısa yolculukları hazırlıyorlardı. Artık bu yolculuklar için yaşar gibiydim. Her şeyi ona göre değerlendiriyordum. Saatıma baktıkça, "En azından iki aylık vapur parası eder," diye düşünüyordum. Paramı çalacaklarından korkuyordum; kalabalığın içine karışınca sol kolumu iç cebimin üstüne bastırıyordum. Salt param olmadığı için vapura binemeyeceğim olursuzluğu korkunçtu.
Uyuyamadan yattığım geceler en ince ayrıntılarına dek düzenlenmiş hırsızlıklar kurardım. Nedense düşlerimde bile sonunda hep tutarlardı beni, kaskatı bir gönül darlığıyla uyanırdım. Param azaldıkça tedirginliğim artıyordu. Sabahları büyük gara gitmeye başladım. Elinde çantası trenden inen birini gözüme kestirir, çekinerek yaklaşırdım: '-Bayım, çantanızı taşıyabilir miyim?' Bana bir bakar, geçip giderdi adam. Korkuyla karışık ağlamaklı bir duygu kaplardı içimi. Sonraları kurnazlaştım. Parayı, ancak onların kazandıkları yoldan, kurnazlıkla kazanmam gerekiyordu. Bütün yılgınlığımı bakışlarıma yükler '-Öğle yemeği yemem gerek bayım, çantanızı taşıyabilir miyim?' derdim. Şaşmaz bir yoldu bu; taksiye girerken yüzünde bir açı doyurmanın mutluluğu; elime bir kâğıt para tutuştururdu. Bağışlanamaz ikiyüzlülüğümü bile bile gene de avutuyordum kendimi. "Yaptığımın bir ayrımı var onlarınkinden" diyordum. "Onla gidiş-dönüş bir vapur parasıyla yetinmiyorlar; vapuru satın almaya çalışıyorlar. Oysa ben ağabeyimin evine, akşam yemeklerine bile katlanmıyor muyum?" Gene de gider, bir gezici balıkçıda öğle yemeği yerdim. 
   (...)



   Yusuf Atılgan, Bütün Öyküleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder