انتحال و تر حقى جمعيتى

The Committee of Undertaking and Plagiarism

10 Şubat 2013

Ortaklık


Kendi hayatımız zar zor kavranılabilir görünürken, ötekilerin hayatı nasıl tahayyül edilebilir? Bir varlıkla karşılaşılır; bu varlığın nüfuz edilemez ve haklı gösterilemez bir dünyaya, gerçekliğin üzerine marazî bir yapı gibi yerleşen bir kanaat ve arzular yığınına dalmış olduğu görülür. Kendine bir yanlışlıklar sistemi uydurmuş olduğundan, hükümsüzlükleriyle zihni ürküten sebeplerden dolayı acı çekiyordur ve gülünçlüğü göze batan değerlere vermiştir kendini. Girişimleri fasa fisodan başka bir şey gibi görünebilir mi? Tasalarındaki hummalı simetri de bir boş söz mimarîsinden daha mı iyi temellendirilmiştir? Dışarıdan bakana, her hayatın mutlağı bir başkasıyla değiştirilebilir, her alınyazısı da -özünde yerinden oynatılamaz olmasına rağmen- keyfî görünür. Kanaatlerimiz bize havaî bir cinnetin mevyvaları gibi göründüğü zaman, ötekilerin kendilerine ve her günün ütopyası içinde çoğalmalarına duydukları tutku nasıl hoşgörülebilir ki? Falanca, tercih ettiği özel bir dünyanın için, filanca da bir başkasının içine hangi gereklilikten ötürü kapanır?
   Bir dostun ya da tanımadığımız birinin bize sırları açmasına maruz kaldığımız zaman, bu sırların ifşası bizi hayretlere garkeder. Bu ıstırapları bir facia mı, yoksa bir şaka mı addetmeliyiz? Bu, tamamıyla yorgunluğumuzun teveccüh göstermesine veya çileden çıkmasına bağlıdır. Her alınyazısı, birkaç kan lekesi etrafında kıpırdaşan bir nakarattan başka bir şey olmadığından, bu insanın acılarının tanziminde yersiz ve oyalayıcı bir düzen ya da bir merhamet bahanesi görmek âsabımıza kalmıştır. 

   Varlıkların zikrettikleri sebepleri benimsemek güç olduğundan, her birinden her ayrılışımızda, akla gelen soru değişmez şekilde aynıdır: Nasıl oluyor da kendini öldürmüyor? Zira ötekilerin intiharını tahayyül etmekten daha tabiî bir şey yoktur. İnsanı altüst eden ve kolaylıkla yenilenebilen bir sezgiyle kendi yararsızlığımızın farkına vardıktan sonra, herhangi birinin de böyle yapmamış olması anlaşılmaz gelir. Kendini ortadan kaldırmak öyle açık ve öyle basit bir iş gibi görünür ki! Niçin o kadar nadir bir şeydir bu? Niçin herkes bundan kaçar? Çünkü, he ne kadar akış yaşama iştahını yok saysa da, fiiliyatın sürmesine neden olan hiçlik bütün mutlaklardan üstün bir kuvvettedir; ölümlülerin ölüme karşı sessiz ortaklıklarını izah eder; yalnızca varoluşun simgesi değil, varoluşun ta kendisidir bu hiçlik; her şeydir. Ve bu hiçlik, bu bütün, hayata bir anlam veremez, ama hiç değilse hayatı, olduğu hal içinde sürdürür: Bir intihar etmeme hali. 



   Emil Michel Cioran, Çürümenin Kitabı 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder