انتحال و تر حقى جمعيتى

The Committee of Undertaking and Plagiarism

10 Mart 2013

Tamir

Ya Nur,
   Kendime sorup duruyorum: Parmağın iyileşti mi? Neden söylemiyorsun?
   Çin'de Gingko Biloba diye bir ağaç var. Ağaçlar arasında ilkel bir tür. Çinliler ona Yüz Kalkan Ağacı dermiş. Yüz tanenin yüzü de senin olsun. Tıpta kan dolaşımını hızlandırır - özellikle bacaklarda. Gingko Biloba. Telaffuz ettiğini duyar gibi oldum. O davudi sesinle. 
   Bir kadın mahkûmun kafasını nasıl kazıdıklarını yazmışsın - mektubun geçen hafta geldi. Ne hissettiğini biliyorum. Ellerinle ayaklarının zincire vurulması gibi - zincirlerden kurtulmayı öğrenene kadar. Bir hafta kadar sürer. Ama bunu yapan ellere duyulan nefretin sonu yoktur. 
   Sabahın üçü, belki sen de uyumuyorsundur. 
  Sandalyelerden biri kırıldı, bacakları ayrıldı, minderi oynuyordu, bacakları birbirine bağlayan yan çubuklar yerlerinde durmuyordu. 
   Eduardo üzerine oturmuş, okuryazarlığı artırmak hakkında konuşuyordu ki aniden sandalye kırıldı ve Eduardo kıç üstü yere oturdu! Gülerek parçaları toplayıp köşeye koyduk. 

    Bu sabah çalışmadığım için sandalyeyi tamir etmeye karar verdim. Zaten zamkı hazır etmiştim. Hindibaların sapındaki öz gibi beyaz ve yapışkan. Kırık sandalyeyi baş aşağı çevirip sağlamlardan birine oturdum. Çekicim, tornavidam ve bir parça çaputum vardı. Çaput, Olga'nın eski kapitone kabanının kolundan bir parçaydı. Yapmam gereken şey açıktı. Çıkarabildiğim bütün tahta parçalarını yuvalarından çıkardım. Çıkmayanların yeterince sağlam olduğu kanaatindeydim. Sonra bütün boş deliklere ve ayaklarla çubukların uçlarına zamk sıktım. Hepsini sırayla deliklerine soktum ve tahtayı darbelerden korumak için üzerini çaputla kapatarak çekiçle sağlamladım. Her şey yerli yerine oturdu. Sandalyeyi düzeltip baktım. Sonra tuhaf bir şey oldu. Ağlamaya başladım. Öyle çok ağlıyordum ki hiçbir şey göremiyordum. 
   Aradan kim bilir ne zaman geçtikten sonra parmaklarımdaki zamkı temizlemeye ve yüzümü yıkamaya gittim.
   Geri döndüğümde sandalye dimdik duruyordu, her yeri tastamam ve deliklerin etrafından taşan zamk, Olga'nın kabanının koluyla silinmeyi bekliyordu. Sildim, üç vidayı sıktım ve sandalyeyi pencerenin önüne koydum (çatıdaki kedileri seyrettiğimiz pencere). Zamkın kuruması için iki gün bekle, dedim kendi kendime. 
   Beni ağlatan neydi? Sandalyeyi tamir etmek bu kadar kolayken başka şeyleri tamir etmenin bu kadar zor olması mı? Yoksa artık böyle işlerin senden soruluyor olmaması mı? Senden!
   Küçük şeyler korkutuyor bizi. Ölümümüze sebep olabilen büyük şeyler cesaret veriyor.


   A'idacığın



   John Berger, A'dan X'e John Berger Tarafından Kurtarılmış Mektuplar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder