Baktığında,
en sevdiği tarihsel kişilik Stalin’di. Elbet bunu dillendirmek haşindi. Zaten tarih de artık sokaklarda
yer-kaplayan-bunakların lâkabından başka bir şey değildi. Kurcaladığı kitabı
ceketinin iç cebine sokuşturmaya çalışırken yerinde doğruldu Z. Doğrulmayanlar
da vardı. Asla ve yakın gelecekte. Y.’nin ivmesini artırarak düşen damlalara
rağmen kıpırdamaması üzerine Z. Kitaba tekrar davranır gibi oldu. Şimdilerin –
feci şekilde yanlış – bilmişçesine el
yazması dediklerine davrandı. Oysa elle yazılan bir şey yoktu. Güpegündüz
matbuydu. Ama Z.’ye göre, “İşte bu!”ydu ve de hava hoştu.
Aslen değil. Yağmur başlamış, köprü altına sığınanlar da başlamıştı.
Toplanmaya. Konuşmadan. Z., bir kez daha kitabın arkasındaki bıyıklı adama
baktı. Yeterince iddialıydı. Lânet olsun ki herifin yazdıklarından zerre bir
şey anlamıyordu. Hiçbir köprü altında – kendisine hariç – itiraf etmediği
veçhile, sadece ‘karşıt’ olanı benimsemiş ve bu ‘karşıt’ın sağda solda
duy(a)madığı kadarıyla simgesinin bu pos bıyıklı herif olduğunu öğrenince,
birkaç eserini kendilerini sağda solda düzen-karşıtı sayanların elinden
elindekilerden vazgeçerek edinmişti. Ve bu zamana kadar da, Stalin’in iddia
ettiği kadarıyla tarihin pek de ileriye doğru hareket ettiğini, kendi üzerinde,
görmemişti. Hapşırdı. Yağmur başladığında hep hapşırırdı. Ve yıllar önce
affedilmeyecek bir hatadan ötürü kaybettiğini. Y., uzandığı yerde çeyrek tur
dönünce, kaybedilenlerin çetelesi “el yazması” ile birlikte ceketin cebine
girmişti. İvedi. Y. de “Gidelim hadi.” Uyku sersemliğiyle Y. her zamanki olağan
sersemliğine ilaveten, toplum içinde pek de makbul karşılanmayan, dinî
kesimlerin de mekruh addettiği, birinci
çoğul şahıs’ı kullanmıştı. Z. ise etrafta dağılanların toplanan bakışlarını
dağıtırcasına “Ne dediğini bilmiyor bu sikik,” gibisinden bakınırken, Y., harıl
harıl sikini kaşıyordu. Hiç umursamadan, Z. de yağmurda kaybettiğinin
belleğinde kabuk bağlamayan yarasını kaşıyordu.
“Amma soğudu ya hava,”ydı Y., rahata
düşkünlüğünü, sulusepkenin kucağına düşürürken. Z. yanıt vermedi. Aklında,
“Stalin olsa yanıt vermezdi”ydi. Sonrasında bir el hareketiyle vedalaşarak Y.
den ayrılıp, dairesine doğru yürümeye başladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder