انتحال و تر حقى جمعيتى

The Committee of Undertaking and Plagiarism

13 Nisan 2012

Siz - Bab 1.1.


   Baktığında, en sevdiği tarihsel kişilik Stalin’di. Elbet bunu dillendirmek haşindi. Zaten tarih de artık sokaklarda yer-kaplayan-bunakların lâkabından başka bir şey değildi. Kurcaladığı kitabı ceketinin iç cebine sokuşturmaya çalışırken yerinde doğruldu Z. Doğrulmayanlar da vardı. Asla ve yakın gelecekte. Y.’nin ivmesini artırarak düşen damlalara rağmen kıpırdamaması üzerine Z. Kitaba tekrar davranır gibi oldu. Şimdilerin – feci şekilde yanlış – bilmişçesine el yazması dediklerine davrandı. Oysa elle yazılan bir şey yoktu. Güpegündüz matbuydu. Ama Z.’ye göre, “İşte bu!”ydu ve de hava hoştu. Aslen değil. Yağmur başlamış, köprü altına sığınanlar da başlamıştı. Toplanmaya. Konuşmadan. Z., bir kez daha kitabın arkasındaki bıyıklı adama baktı. Yeterince iddialıydı. Lânet olsun ki herifin yazdıklarından zerre bir şey anlamıyordu. Hiçbir köprü altında – kendisine hariç – itiraf etmediği veçhile, sadece ‘karşıt’ olanı benimsemiş ve bu ‘karşıt’ın sağda solda duy(a)madığı kadarıyla simgesinin bu pos bıyıklı herif olduğunu öğrenince, birkaç eserini kendilerini sağda solda düzen-karşıtı sayanların elinden elindekilerden vazgeçerek edinmişti. Ve bu zamana kadar da, Stalin’in iddia ettiği kadarıyla tarihin pek de ileriye doğru hareket ettiğini, kendi üzerinde, görmemişti. Hapşırdı. Yağmur başladığında hep hapşırırdı. Ve yıllar önce affedilmeyecek bir hatadan ötürü kaybettiğini. Y., uzandığı yerde çeyrek tur dönünce, kaybedilenlerin çetelesi “el yazması” ile birlikte ceketin cebine girmişti. İvedi. Y. de “Gidelim hadi.” Uyku sersemliğiyle Y. her zamanki olağan sersemliğine ilaveten, toplum içinde pek de makbul karşılanmayan, dinî kesimlerin de mekruh addettiği, birinci çoğul şahıs’ı kullanmıştı. Z. ise etrafta dağılanların toplanan bakışlarını dağıtırcasına “Ne dediğini bilmiyor bu sikik,” gibisinden bakınırken, Y., harıl harıl sikini kaşıyordu. Hiç umursamadan, Z. de yağmurda kaybettiğinin belleğinde kabuk bağlamayan yarasını kaşıyordu.
   “Amma soğudu ya hava,”ydı Y., rahata düşkünlüğünü, sulusepkenin kucağına düşürürken. Z. yanıt vermedi. Aklında, “Stalin olsa yanıt vermezdi”ydi. Sonrasında bir el hareketiyle vedalaşarak Y. den ayrılıp, dairesine doğru yürümeye başladı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder