انتحال و تر حقى جمعيتى

The Committee of Undertaking and Plagiarism

1 Haziran 2012

Öfke

   (...)
   Çavdar Hüseyin, Kolsuz Musa'ya demiş: 
   "Ozana dedim, 'sen bu tek telli saza vurur, ölüyü diriltip konuşturursun, ölmeden benim hikâyemi de bu saza vursan." İşte o vakit ozan dönüp, Hüseyin-e Çöyder'e şunu söylemiş: 
   "Hüseyin, merak etme, şu topraklarsa sökülüp atılmayacak bir şey varsa o da senin namındır. Sen benden hikâyeni duymadın diye üzülme, söylemeyi çok isterdim ama ben ne zaman elime şu sazı alsam, nasıl sen o yerin altında, nizamiyenin karşısında mevzi tuttuysan, nasıl ki o üveyik kuşu gelip senin dışarı uzattığın namluyu ardıç dalı sandıysa, ben de bu sazı elime aldığımda parmaklarım donup kalır. Hani, elim tele vursa devamı gelecek, ortalığı bir toz duman alacak ama sen nasıl o tetiği çekemediysen, benim parmaklarım da bu tek tele vuramıyor, kilitleniyor." Ozan çok üzülmüş, demiş, "Keşke öfkeyi benim sazımın telleri zapt edebilse. Öfkeyi sazın teli zapt etse dünyada ölüm mölüm olmaz. İnsan insanı dinler, dert derdin kapısını açar." "Ama," demiş, "benim bu sazımın telinin işlemediği tek şey öfkedir, ben taşı dile getirtip konuşturdum. Zemheri ayında yılanı kış uykusundan uyandırıp afsunladım, kurdu kuzuya nöbetçi diktim.""Ama," demiş, "öfkeyi huzura kardeş kılamadım. Ama sen merak etme, şu Dersim'de bir şey bitmeyecekse o da senin öfkendir." Demiş, "Çöyder, ben korkarım, senin bu öfken bu topraklardan sökülüp atılmasın. Ayrık otu nedir bilir misin? Böyle tarladan çıkarır, kızgın güneşin altına atarsın. Sanırsın bitti, tarla temizlendi, bir de bakarsın, bitirmek yerine çoğaltmışsın, kurumuş ayrık otu toz olup düştüğü yerde bitiyor. İşte senin bu öfken öyle bir şey." Demiş, "Benim bu sazımın kudreti, tarladaki ayrık otu gibi senin öfkeni bir bir ayıklayıp bu saza dökse, bir rüzgâr estiğinde şu Dersim'in her bir karış toprağına yayılır." Bir de Çöyder'e demiş, "Tanrı büyüktür derler, yalan, öfke Tanrı'yı dahi yakacak kudrete sahiptir. Ateş kora döner, bir tas su dökersin söner, yılan, kursağına doldurduğu zehiri kusaak yer bulamadı mı intikamını bir çakıl taşından alır. Tüm zehiri kusar." "Ama" demiş, "insan öfkesi kendisini yakmadan durmaz. Keşke dursaydı, keşke dursaydı." "Keşke, ekşimiş süt mayalanıp mayhoş bir kap yoğurt olabilseymiş."
   Çavdar'a demiş, "Sen üzülme, bugüne kadar aşiret beylerinin yaptığının tersine hiçbir mazlumun kanına girmedin. Bundan sonra da kendini şaşırtma, şaşırtırsan işte o zaman kork." Çavdar demiş, "O ozan olmasaydı ben şimdi çoktan bu itin bağırsaklarını bu Werozlar'a dökerdim."
   (...)



   Haydar Karataş, Gece Kelebeği Perperık-a Söe

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder