انتحال و تر حقى جمعيتى

The Committee of Undertaking and Plagiarism

31 Mart 2012

Muntazam


    (...)
   Bir süre sonra buzdolabı fabrikasında 'Muntazam işçi' diye yeni bir şey ortaya çıktı. İşçiler muntazam çalışanlar, muntazam çalışmayanlar diye ikiye ayrıldı. Muntazam çalışanlara daha fazla saat ücreti verildi. Muntazam olmayan işçilere her ödemede muntazam lafından sinir geldi. Sinirlenen işçilerden biri bu lafı ağzında evirip çevirip diliyle hart diye kesti. 'Muntaz' diye bir laf işçi dilinde küfürler arasına geçti. 


   İşçiler daha hızlı
   Uçaktan daha hızlı
   Çalışın daha hızlı
    
            Elim ayağımdan önce
            Uzanırsa prese?
            Parmaklarınız kopar
            Üstüpüye kan dolar

   İşçiler daha hızlı
   Uçaktan daha hızlı
   Çalışın daha hızlı

   Bay İzak'ın yeni müdürünün okumak için gittiği uzak ülkeden geldiği 'Daha Hızlı' şarkısı buzdolabı fabrikasında çalışan işçilerin kulaklarını sabah akşam cırnakladı. Muntaz seçilen en işçi diğer işçilerden daha fazla saat ücreti almaya başladı. Muntazlar güle söyleşe, muntaz olmayanlar söve eğleşe yoğurt kaplarının üstüne eğildi. Muntaz işçilerin de çok muntaz olanı, az muntaz olanı vardı. Çok muntaz olanlar az muntaz olanlardan daha fazla saat ücreti alıyordu. Çok muntaz olanlar ve çok saat ücreti alanlar yoğurtları çabucak bitirdiler. Bantın başına geçtiler. Az muntaz olanlar ve çok muntazlara göre az saat ücreti alanlar onların arkasından dizildiler. Muntaz olmayanlar eğildikleri yoğurt kaplarının üstünde göz göze geldiler. Ağız ağıza verdiler. "İkramiyeden yoğurda dönenin boğazında kalsın lan," dediler. Yoğurtları yemediler. Kaşıkları koltuklarının altına sokup oturdular. Yeni müdür oturanların başına gelip dikildi. Tüy gibi yumuşak bir sesle işçileri yoğurda buyur etti. İşçiler yoğurtların kaymaklarına kaymaklarına pıskırıp güldü. 
   O gün yeni müdür dört işçi temsilcisine, çöp bayırlarından aşağı, konduların arasına karışıp kaybolan yollardan birini gösterdi. Dört işçi temsilcisi fabrikadan çıkıp kapıda dört buzdolabı gibi dikildiler. Küfür eden işçilerin üstüne tornavidayla saldıran postabaşı yeni müdürün arkasına saklandı. Yeni müdür işçileri bantın önünde topladı. 

   
   Buzdolabının değerli işçileri
   Sendika size çöp bayırlarının başında, çöp parıltılarından camları alev alev yanan dinlenme yurtları mı yapacak?
   Fabrikaya havalandırma tertibatı kurup buzdolapı gazını mavi gökyüzüne mi savuracak?
   
   Yeni müdür konuşmasından sonra işçilere fabrikanın üstü mühürlü kâğıtlarını dağıttı. İşçileri sendikadan istifa etmeye ve kâğıtları imzalamaya çağırdı. Muntazlar koşup kâğıtları imzaladı. Muntaz olmayanlar diken gibi yeni müdüre sipsivri baktı. Yeni müdür, kırk derece ateşinin olduğunu, hasta yatağından kalkıp fabrikaya geldiğini söyleyerek işçilerden çabuk olmalarını istedi. "Beni üzmeyin çocuklar," dedi. İşçiler, ateşi olduğunu söyleyen yeni müdüre güldüler. Gülbey Usta gülüşmelerin arasından sıyrılıp saç plakaların başına çöktü. Eline çekici aldı. Eğri plakaları vura vura doğrulttu. Çökükleri dümdüz etti. 
   (...)



   Latife Tekin, Berci Kristin Çöp Masalları
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder